بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ ٱدْخُلُواْ فِىٓ أُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِكُم مِّنَ ٱلْجِنِّ وَٱلْإِنسِ فِى ٱلنَّارِۖ كُلَّمَا دَخَلَتْ أُمَّةٌ لَّعَنَتْ أُخْتَهَاۖ حَتَّىٰٓ إِذَا ٱدَّارَكُواْ فِيهَا جَمِيعًا قَالَتْ أُخْرَىٰهُمْ لِأُولَىٰهُمْ رَبَّنَا هَٰٓؤُلَآءِ أَضَلُّونَا فَـَٔاتِهِمْ عَذَابًا ضِعْفًا مِّنَ ٱلنَّارِۖ قَالَ لِكُلٍّ ضِعْفٌ وَلَٰكِن لَّا تَعْلَمُونَ ٣٨

"Girin bakalım sizden evvel ins-ü cinden geçen ümmetlerin içinde ateşe" buyurur, her ümmet girdikçe hemşîresine lânet eder, nihayet hepsi orada birbirlerine ulanırlar, sonrakileri, öndekilerini göstererek "Rabbena, derler: işte şunlar bizi yoldan çıkardılar, onun için onlara ateşten iki katlı azâb ver" her birinize, buyurur: iki katlı, ve lâkin bilmiyorsunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَقَالَتْ أُولَىٰهُمْ لِأُخْرَىٰهُمْ فَمَا كَانَ لَكُمْ عَلَيْنَا مِن فَضْلٍ فَذُوقُواْ ٱلْعَذَابَ بِمَا كُنتُمْ تَكْسِبُونَ ٣٩

Öndekiler de sonrakilere derler ki: sizin de bize karşı bir meziyyetiniz olmadı, artık kendi kesbinizin cezası, tadın azabı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَٱسْتَكْبَرُواْ عَنْهَا لَا تُفَتَّحُ لَهُمْ أَبْوَٰبُ ٱلسَّمَآءِ وَلَا يَدْخُلُونَ ٱلْجَنَّةَ حَتَّىٰ يَلِجَ ٱلْجَمَلُ فِى سَمِّ ٱلْخِيَاطِۚ وَكَذَٰلِكَ نَجْزِى ٱلْمُجْرِمِينَ ٤٠

Elbette âyetlerimizi tekzib eden ve onlara imanı kibirlerine yediremiyen kimselere semanın kapıları açılmaz ve cemel iğnenin deliğinden geçinceye kadar onlar cennete girmezler, işte mücrimleri biz böyle cezâlandırırız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

لَهُم مِّن جَهَنَّمَ مِهَادٌ وَمِن فَوْقِهِمْ غَوَاشٍۚ وَكَذَٰلِكَ نَجْزِى ٱلظَّٰلِمِينَ ٤١

Onlara cehennemden bir, döşek ve üstlerinden örtüler ve işte zalimleri biz böyle cezalandırırız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَآ أُوْلَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلْجَنَّةِۖ هُمْ فِيهَا خَٰلِدُونَ ٤٢

İman edip iyi iyi işler yapan kimseler -ki bir nefse ancak vüsünü teklif ederiz- bunlar işte eshab-ı cennettirler ve hep onda muhalleddirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَنَزَعْنَا مَا فِى صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ تَجْرِى مِن تَحْتِهِمُ ٱلْأَنْهَٰرُۖ وَقَالُواْ ٱلْحَمْدُ لِلَّهِ ٱلَّذِى هَدَىٰنَا لِهَٰذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِىَ لَوْلَآ أَنْ هَدَىٰنَا ٱللَّهُۖ لَقَدْ جَآءَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِٱلْحَقِّۖ وَنُودُوٓاْ أَن تِلْكُمُ ٱلْجَنَّةُ أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ٤٣

Bir halde ki derunlarinda kîn kabilinden ne varsa hepsini söküp atmisizdir, altlarindan irmaklar akar "hamdolsun o Allah’a ki hidayetile bizi buna muvaffak kildi, O bize hidayet etmese idi bizim kendiligimizden bunun yolunu bulmamiza imkân yoktu, hakikat Rabbimiz’in peygamberler’i emri hakk ile geldiler" demektedirler, ve söyle nidâ olunmaktadirlar: iste bu gördügünüz o cennet ki buna amelleriniz sebebiyle vâris kilindiniz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَنَادَىٰٓ أَصْحَٰبُ ٱلْجَنَّةِ أَصْحَٰبَ ٱلنَّارِ أَن قَدْ وَجَدْنَا مَا وَعَدَنَا رَبُّنَا حَقًّا فَهَلْ وَجَدتُّم مَّا وَعَدَ رَبُّكُمْ حَقًّاۖ قَالُواْ نَعَمْۚ فَأَذَّنَ مُؤَذِّنٌۢ بَيْنَهُمْ أَن لَّعْنَةُ ٱللَّهِ عَلَى ٱلظَّٰلِمِينَ ٤٤

ᅠBir de o eshab-ı cennet eshab-ı nâra şöyle nida etmektedir: hakikat biz Rabbimiz’in bize vaad buyurduğunu hak bulduk, siz de Rabbiniz’in vaad buyurduğunu hak buldunuz mu? Onlar evet, demektedirler, derken bir müezzin aralarında şu mealde bir ezan vermeğe başlamıştır: İlâh’ın laneti o zalimler üstüne.

– Elmalılı Hamdi Yazır

ٱلَّذِينَ يَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًا وَهُم بِٱلْءَاخِرَةِ كَٰفِرُونَ ٤٥

Ki Allah yolundan menederler ve onu eğib büğmek isterler ve Âhireti münkir kâfirler idi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَبَيْنَهُمَا حِجَابٌۚ وَعَلَى ٱلْأَعْرَافِ رِجَالٌ يَعْرِفُونَ كُلًّۢا بِسِيمَىٰهُمْۚ وَنَادَوْاْ أَصْحَٰبَ ٱلْجَنَّةِ أَن سَلَٰمٌ عَلَيْكُمْۚ لَمْ يَدْخُلُوهَا وَهُمْ يَطْمَعُونَ ٤٦

Artık iki taraf arasında bir hicâb ve A'raf üzerinde bir takım rical, her birini simalariyle tanırlar, eshab-ı cennete "selâm olsun size" diye nidâ etmektedirler ki bunlar ümîd etmekle beraber henüz ona girmemişlerdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِذَا صُرِفَتْ أَبْصَٰرُهُمْ تِلْقَآءَ أَصْحَٰبِ ٱلنَّارِ قَالُواْ رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا مَعَ ٱلْقَوْمِ ٱلظَّٰلِمِينَ ٤٧

Gözleri ashabı nâr tarafına çevrildiği vakit de: "ya Rabbenâ bizleri o zalimler güruhiyle beraber kılma" demektedirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَنَادَىٰٓ أَصْحَٰبُ ٱلْأَعْرَافِ رِجَالًا يَعْرِفُونَهُم بِسِيمَىٰهُمْ قَالُواْ مَآ أَغْنَىٰ عَنكُمْ جَمْعُكُمْ وَمَا كُنتُمْ تَسْتَكْبِرُونَ ٤٨

O ashabı A'raf sîmalariyle tanıdıkları bir takım ricale de nidâ edip: gördünüz mü cemiyyetinizin ve yaptığınız kibr-ü azametin size hiç faidesi olmadı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu